Ana SayfaKıbrıs kültürüÖzyürekliler: Yaptığım şey sadece “moda” değil var olma mücadelesidir

Özyürekliler: Yaptığım şey sadece “moda” değil var olma mücadelesidir

İngiltere’de güzel sanatlar okuyan, sonra moda tasarımcısı olan Mert Özyürekliler:

“Benim için moda, sadece moda değildir. Finansal bir kaygı da değil. Bu, bir var olma mücadelesidir. Kıbrıs’ta yaşayan biri olarak, burada görünür olmak, kültürümü yaşatmak çok önemli. Tasarımlarımda en çok sınırsızlık ve cinsiyetsizlik duygusu hakimdir. Tasarladığım kıyafetlerin belirli bir yaşa, vücut tipine ya da cinsiyete hitap etmesini istemem. Aynı kıyafeti farklı insanlar giyebilsin isterim.”

Pınar SAVUN

Kimi insanlar kumaşa desen çizer, kimileri kaderini… Kıbrıslı genç tasarımcı Mert Özyürekliler’in hikayesi, yalnızca iğneyle ipliği buluşturan bir yolculuk değil; aynı zamanda bastırılan bir merakın, yasaklanmış bir sevdanın, görünür olma çabasının sessizce ilmek ilmek işlenişidir.

Akdoğan’da dedesinden kalan bir evi atölyeye dönüştüren Özyürekliler, bugün Milan Moda Haftası’na uzanan çizgisini Kıbrıs kültüründen, halk sanatlarından ve çocukluk anılarından besliyor. Ona göre dikiş, bir meslekten fazlası: “Bu benim için bir var olma mücadelesi.” diyor.

İngiltere’de, University for the Creative Arts’ta Güzel Sanatlar alanında eğitim alan Özyürekliler, resim ve heykel okudu; moda eğitimi almamasına rağmen bugün Kıbrıs’ın en özgün genç tasarımcılarından biri. Mert’in tasarımları, hızlı modanın aksine yavaş, etik ve çevre dostu bir üretimi temsil ediyor. Fabrikalarla çalışmıyor; tüm kalıp, çizim ve dikim sürecini kendi yürütüyor. Sadece doğaya değil, insan emeğine de saygıyı gösteriyor. “Benim motiflerim, düşüncelerim, dokunuşlarım bu topraklardan gelir.” diyen Özyürekliler kullandığı motiflerle tanımadığı atalarına sessiz bir ithafta bulunduğunu düşünüyor. 25 Eylül 2025’te Milan Moda Haftası’nda koleksiyonunu sergilemek üzere davet alan Mert’le  atölyesinde buluşup konuştuk.  “Benim için mesele yalnızca kıyafet dikmek değil. Bu benim hayattaki görünürlüğüm. Moda benim kaçışım, direnişim, ifadem.” diyen Mert Özyürekliler’le yaptığımız bu keyifli söyleşiyi gelin birlikte okuyalım.

Akdoğan’dan İngiltere’ye, oradan köklerine dönüş

Pınar Savun: Bize biraz kendinden bahseder misin? Mert Özyürekliler kimdir?

Mert Özyürekliler: 5 Şubat 1998 Akdoğan doğumluyum. Aslen Kıbrıslıyım. Anne tarafım Baf göçmeni, Akdoğanlı. Baba tarafım da İnönü tarafından. TMK mezunuyum. Üniversite eğitimimi İngiltere’de aldım. University for the Creative Arts’ta Güzel Sanatlar bölümünde okudum. Yaklaşık 5 yıl önce Kıbrıs’a döndüm.

Pınar Savun: Yani aslında modaya yönelik bir eğitim almadın, doğru mu?

Mert Özyürekliler: Evet, doğru. Ben aslında resim ve heykel eğitimi aldım. Yani başta modaya dair bir planım yoktu. “Şunu yapayım, böyle ilerleyeyim” gibi bir düşünceyle başlamadım açıkçası.

“Dikiş işine İngiltere’de tütün cüzdanı dikerek başladım”

Pınar Savun: Peki dikişle yolun nasıl kesişti?

Mert Özyürekliler: İngiltere’de okurken aynı zamanda tam zamanlı çalışmak zorundaydım. Çünkü annem memurdu, babam ise yoktu. Maddi olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu. Bu süreçte “Nasıl gelir elde edebilirim?” diye düşündüm. Küçük bir dikiş makinesi aldım. O hâlâ atölyemin arka köşesinde durur.  Sonra İngiltere’deki charity dükkanlarından eski masa örtüleri, kumaşlar buluyordum. Onlardan tütün cüzdanı, çanta gibi şeyler dikmeye başladım. Başlangıçta sadece biraz gelir elde edebilmek için yapıyordum.

Pınar Savun: Peki bu üretim süreci nasıl devam etti?

Mert Özyürekliler: Zamanla fark ettim ki bu ürünlere talep var. Başta çok küçük şeyler yapıyordum ama sonra yavaş yavaş gömlekler, daha büyük parçalar üretmeye başladım. O sırada pandemi başlamıştı. O süreç zordu ama zor olsa da pandemi döneminde Kıbrıs’a döndüm.

Pınar Savun: Mezun olabildin mi? O dönem nasıldı?

Mert Özyürekliler: Evet, mezun oldum. Ama mezuniyet törenimiz pandemi nedeniyle iptal oldu. O içimde bir ukde olarak kaldı açıkçası… 2020’ydi o dönem. İngiltere’den döndüm ve burada üretime başladım. Zaten her şey de o dönemde yavaş yavaş şekillenmeye başladı.

Pınar Savun: Peki bu üretim sürecinde önceden bir altyapın var mıydı?

Mert Özyürekliler: Aslında çok küçük yaşlardan beri vardı. Küçükken nenelerimi izlerdim, onlar dikiş dikerdi. Sanırım o izlenimler bilinçaltımda yer etti. Yani teknik bir eğitim değil belki ama gözlemlerle ve sonra da kendi çabamla oluşan bir altyapıydı diyebilirim.

“Kültürümüz çok zengin”

Pınar Savun: Kıbrıs kültürüne dair seni en çok etkileyen ne oldu?

Mert Özyürekliler: Kültürümüz gerçekten çok geniş ve çok zengin. Bu adadan bin bir uygarlık gelip geçti. Her biri bir iz, bir tat, bir katman bıraktı. Bence sonunda ortaya çok güzel bir “çorba” çıktı ama bu, iyi anlamda! Yani çok katmanlı, çok renkli, eşsiz bir kültür. Ben de dedim ki: “Neden bunu değerlendirmeyeyim?” Bu coğrafyanın bana sunduğu şeyi kendi işimde yaşatmak istedim.

“Bu iş sadece moda değil; görünür olma çabasıdır”

Pınar Savun: İşlerinin yavaş ilerlediği dönemde seni ayakta tutan ne oldu?

Mert Özyürekliler: Benim için moda, sadece moda değildir. Finansal bir kaygı da değil. Bu, bir var olma mücadelesidir. Kıbrıs’ta yaşayan biri olarak, burada görünür olmak, kültürümü yaşatmak çok önemli. Çünkü bizim halkımız çok göç etti. Gençlerimiz sürekli başka ülkelere gidiyor. Biz burada kalanlar bir şeyleri korumakla yükümlüyüz.

Yavaş moda, sürdürülebilir gelecek

Pınar Savun: Her parçanın tek ve özel olması senin için ne ifade ediyor?

Mert Özyürekliler: Bu tam anlamıyla “Couture” dediğimiz şeydir. Yani kişiye özel üretim. Hazır giyim de yapıyorum ama orada bile bir özen, bir özgünlük mutlaka vardır. Benim için işimin en güzel kısmı sürdürülebilir olması. Fabrikalarla çalışmıyorum; çünkü moda sektörü, dünyadaki çevreye en zararlı endüstrilerden biridir. Toprağa, suya büyük zarar veriyor ve üretim süreçlerinde çoğu zaman insan emeği sömürülüyor.

Pınar Savun: Bu anlayış seni nasıl etkiledi?

Mert Özyürekliler: Fast fashion dediğimiz sistemde shein, temu gibi üretim çok hızlı ama maliyeti insanlara çok ağır. 30 cent karşılığında bütün gün çalışan bir kadın düşünün.

Ben bu zincirin bir parçası olmak istemedim. O yüzden diyorum ki: Ben yavaş çalışacağım, az üreteceğim ama her parça özel olacak. Kendim öğrenerek, kendim yaparak… Bu bana hem etik hem ruhsal olarak daha iyi hissettiriyor.

Pınar Savun: Senin için en önemli şey nedir?

Mert Özyürekliler: Benim için en önemli şey, herkese hitap edebilmek. O yüzden fiyatlarımı olabildiğince esnek tutmaya çalışırım. İsterim ki insanlar ürünlerimi görsün ve kendi bütçesiyle “Ben bunu alabilirim” diyebilsin. Çünkü bence mesele sadece kazanç elde etmek değil; aynı zamanda erişilebilirliktir. Bu beni bazen maddi olarak zorluyor olsa da inanırım ki her emeğin bir karşılığı vardır. Ben çok inançlı biriyim. Her şeyin bir zamanı olduğuna, karşılığın elbet geleceğine inanırım.

“Babaannem gizlice bana dikiş yapmayı öğretti”

Pınar Savun: Babaannenle dikiş yaptığınız anlar sana ne hissettirdi?

Mert Özyürekliler: O anlarda hissettiğim şey sadece “dikiş” değildi. Bir kabullenişti, şefkatti, sevgiydi. Çünkü çocukken size hep yanlış olduğunuz, yaptığınız şeylerin “kız işi” ya da “ayıp” olduğu söylenirse, bir noktada kendinizi gerçekten “yanlış” sanmaya başlarsınız. Çocuğun zihni hamur gibidir; her şeyden etkilenir. Ama nenem öyle yapmadı, beni, ilgimi ve isteğimi gördü. Hatırlıyorum, bir gün herkes evdeyken bana gizlice yaklaştı ve “Gel sana bir şey göstereceğim.” dedi. Kapıları kapattı, minyatür bir pantolon kalıbı çıkardı. Oturduk ve birlikte diktik. O an benim için çok özeldi. Çünkü orada sadece bir kıyafet değil, bir sevgi, bir onay, bir koruma ve şefkat vardı.

Pınar Savun: O an nenenden öğrendiğin ve hayatına yansıttığın en değerli şey neydi?

Mert Özyürekliler: Nenem bana şunu öğretti: “Ne olursa olsun, sen bunu yapmak istiyorsan yapmalısın.” Bu, sadece bir dikiş anı değildi; bir tabunun yıkılmasıydı. Üstelik bunu, “eski” diye tanımlanan bir kuşaktan biri yaptı. Bu da bana gösterdi ki yaş, zaman ya da gelenek, hiçbir şey insanın kalbindeki anlayışın önüne geçemez.

Pınar Savun: Bugün yaptığın işle nenen arasında nasıl bir bağ kuruyorsun?

Mert Özyürekliler: Aslında yaptığım her iş, nenemle aramdaki bağın bir yansıması. Ona duyduğum sevgiyi ve saygıyı üretim sürecime taşıyorum. Ve evet, bir de kendimi ifade etme açlığım var. Dikişle, tasarımla, bazen sanatla… Yeter ki içimdeki sesi duyurabileyim. Benim için mesele sadece meslek değil; varoluş biçimi.

Pınar Savun: Ailende dikişle ilgilenen başka kadınlar da var mıydı?

Mert Özyürekliler: Evet, vardı. Anneannem de Lefkara işi yapardı. Annemin tarafında da dikişle ilgilenen çok kişi vardı. Yani hep vardı… Ama bana yasaktı. Nedense herkes yapabilirdi ama bana gelince, “Sen yapma, sen git başka şey yap” denirdi. Özellikle baba tarafımda bu yasaklar daha belirgindi. Ama anne tarafım öyle değildi. Daha destekleyici ve kabullenen bir tarafları vardı.

“Yasak olan her şey merak uyandırır”

Pınar Savun: Dikiş nakışın sana yasaklanması, sende daha çok merak uyandırdı mı?

Mert Özyürekliler: Kesinlikle. Yasak olan şey insanda merak da uyandırıyor. Ben de hep düşünürdüm: “Madem bana bu yasak, bir gün bu duvarı yıkacağım.” Belki bunu bilinçli yapmadım ama bilinçaltımda hep taşıdım.Bu iş benim için bir meydan okuma haline dönüştü. Kendimi ifade etme ihtiyacım vardı ve bu ihtiyaçla birleşince, içimden bir şey filizlendi.

Pınar Savun: Peki şimdi babaannen bu işe nasıl bakıyor?

Mert Özyürekliler: Yaptıklarım nedeniyle çok mutlu oluyor: Geçen gün beni aradı. “Geleceğim, sana yardım edeceğim.” dedi. Şimdi kendisi 80 yaşında… Elbette çalışmasını, kendisini yormasın istemem ama yanımda olması bile çok kıymetli. Ben zaten yalnız çalışmayı seviyorum, kendi başıma çalışırken çok huzur buluyorum.

Pınar Savun: Eskiden seni desteklemeyen kişiler baban, deden… Bugünkü başarına ne diyor?

Mert Özyürekliler: Açık söylemek gerekirse, hiç ilgilenmedim. Hiçbir zaman bir “bravo” ya da “aferin” demediler. Ama ben de durup bunu beklemedim.  Çünkü hiçbir şeyi onay almak için yapmadım. Kendim için yaptım, kendim için var oldum. İçimde bir şey vardı, onu çıkarmak istedim. Hepsi bu.

Pınar Savun: Bir ürün fikri sende nasıl doğuyor ve satışa kadar nasıl ilerliyor?

Mert Özyürekliler: Aslında bu süreç çok doğal ilerliyor. Önce fikir gelir, sonra kalıbını çıkarırım, çizerim, dikerim. Her adımı kendi elimle yaparım. Zaten tasarımcı dediğimiz şeyin de özü budur: Kalıbı bilmek, çizmeyi bilmek, dikişi bilmek… Sadece fikri söylemek tasarımcılık değildir.

Pınar Savun: Şu anda daha büyük işler de yapıyorsun, değil mi?

Mert Özyürekliler: Evet. Halk kostümleri gibi daha geleneksel ve kültürel işler de yapıyorum. Çünkü burada üretim çok az. İnsanlar ya aracılarla ya da Türkiye’ye gidip diktirmek zorunda kalıyorlar ama bu çok maliyetli. Ben “Neden biz burada yapmayalım?” diyorum.Genç neslin bu boşluğu doldurması gerektiğine inanıyorum.

Pınar Savun: İnternetten satış ve sosyal medya stratejin nasıl gelişti?

Mert Özyürekliler: Açıkçası başlangıçta hiçbir stratejim yoktu. Hiç “Bunu nasıl viral yaparım?” diye düşünmedim. Zaten 5 yıldır bu işi yapıyorum ama sosyal medyaya yeni yeni ağırlık vermeye başladım. Askere gidince ara verdim, o biraz kötü etkiledi, ivme kaybettim ama sonra düşündüm: Ben bu kadar emek veriyorum, neden paylaşmayayım?Çünkü insanlar burada ‘tasarımcı’ ne demek hâlâ tam bilmiyor. Ben tasarımcıyım, her şeyi ben yaparım ve bu süreci göstermek bence çok kıymetli. Şimdi bu süreci daha çok paylaşarak görünür kılıyorum.

“Yaptığım iş benim için terapidir”

Pınar Savun: Dikiş senin için ne ifade ediyor? Meslek mi, terapi mi?

Mert Özyürekliler: Her ikisi de. Bu oda benim için bir kaçıştır. Burada dışarıda olan her şeyi geride bırakırım. Hem işe hem kendime odaklanırım. Kendimle geçirdiğim bir zaman gibidir; terapi gibi… Aynı zamanda üretimdir, iştir.

Pınar Savun: Günde kaç saat çalışıyorsun?

Mert Özyürekliler: Günde yaklaşık12 saat çalışıyorum. Sabah 8’de kalkarım, akşamüstüne kadar çalışırım. Yemek molam olur, arada kahvemi içerim ama genel olarak günüm bu odada geçer.

Pınar Savun: Yaptığın işin sonunda seni en çok ne mutlu eder?

Mert Özyürekliler: Dürüst olmak gerekirse kendime dışarıdan bakmakta zorlanırım. Zaman zaman kendimden şüphe de duyarım. Bu yüzden çok güvendiğim birkaç kişi vardır; işlerimi onlara gösteririm. “Söyleyin, ne olmadıysa açıkça söyleyin.” derim çünkü açık iletişim benim için çok önemlidir. Kendimi kandırmak istemem. Gelişmek için eleştiriye hep açığım.

“Tasarımlarımda sınırsızlık duygusu baskındır”

Pınar Savun: Tasarımlarında hangi duygular baskın?

Mert Özyürekliler: Sanırım en çok sınırsızlık ve cinsiyetsizlik duygusu. Tasarladığım kıyafetlerin belirli bir yaşa, vücut tipine ya da cinsiyete hitap etmesini istemem.Aynı kıyafeti farklı insanlar giyebilsin isterim. Mesela bu yüzden abiye işine hiç girmedim. Yapabilirim ama istemem çünkü ben para motivasyonlu çalışan biri değilim. Beni motive eden şey sınırsızlık, özgünlük ve en çok da Kıbrıslılık.

Pınar Savun: Kıyafetlerine bakan biri seni ne kadar tanır?

Mert Özyürekliler: Bence çok şey anlar. Çünkü benim tarzım, düşüncelerim ve kimliğim kıyafetlere yansıyor. Kullandığım motifler, renkler, dokunuşlar hep bu topraklardan izler taşır.

Motiflerin hafızası: Zeytin dalı, asma, muflon…

Pınar Savun: En çok hangi motifleri kullanmayı seviyorsun?

Mert Özyürekliler: En çok Kıbrıs’a özgü motifleri kullanmayı seviyorum. Mesela muflon, güvercin, zeytin dalı, asma, üzüm… Bunlar benim için çok şey ifade ediyor. Ben birçok atamı tanımadım. Ama bu motifler sayesinde onlara bir tür ithaf sunuyor, onlarla bağ kuruyorum.

Pınar Savun: Akademik kariyerin oldu mu? Şu anda devam ediyor musun?

Mert Özyürekliler: Evet, bir dönem akademisyenlik yaptım. Yüksek lisansımı Kıbrıs’ta başladım ama tez aşamasında bıraktım çünkü o dönem askerlik ve ailevi sorumluluklarım vardı. İki yıl boyunca demans hastası olan dedeme baktım. Bu atölye, onun eviydi. O dönemde hem iş hem bakım arasında çok zorlu zamanlar geçirdim. Şimdilik yüksek lisansım duruyor. Tez konum: 20. yüzyılda Kıbrıs sanatıydı. Bence bu konuda hâlâ yeterince kaynak yok. Daha sakin bir kafayla mutlaka devam edeceğim.

Pınar Savun: Milano Moda Haftası’na katılma sürecin nasıl gelişti?

Mert Özyürekliler: Açıkçası, yaptığım işin çok uzaklaşmadan, köklerinden kopmadan ilerlemesini istiyordum. Bu süreç aslında Fashion Heritage Cyprus adlı çift toplumlu bir projeyle başladı. Bu projeyi, Londra’da doğup büyüyen ama Kıbrıs kökenli olan Christina Dignity adlı biri kurdu.

Pınar Savun: Projenin amacı neydi?

Mert Özyürekliler: Amaç, Kıbrıslı modacıları bir araya getiren kültürel bir moda ağı oluşturmaktı. Christina, her iki toplumdan tasarımcıların katıldığı, dayanışma ve kültür odaklı bir platform kurmak istedi çünkü aslında kültürel olarak birbirimize çok benziyoruz. Farklıymışız gibi görünüyor ama değiliz. Bu benzerlik üzerinden bir moda ve kültür köprüsü kurmak istedi.

“Milano Moda Haftası’nda tasarımlarımla yer alacağım”

Pınar Savun: Proje kapsamında neler yapıldı?

Mert Özyürekliler: Bir dizi eğitim ve atölye çalışması yapıldı. Alanında uzman “tutor”lar gelip yaptığımız işlere geri bildirimler verdiler. Bu yılın teması Kıbrıs el sanatlarıydı. Seles (sepet örücülüğü) yapan, dokuma ile uğraşan arkadaşlarımız da vardı. Ben de Lapta işi üzerinde çalıştım çünkü bu el işlerinin çoğu artık kaybolmak üzere. Bu kültürel değerleri yaşatmak çok önemliydi.

Pınar Savun: Milano Moda Haftası’na katılım süreci bu projeyle mi bağlantılıydı?

Mert Özyürekliler: Evet. Projede yer alan tasarımlar üzerinden beni İngiltere’de sürdürülebilir moda alanında çalışan bir kadın keşfetti. Kendisi, Dünya Sürdürülebilirlik Örgütü ile birlikte çalışıyor ve her yıl yetenekli tasarımcılar Milano Moda Haftası için seçiliyor. Bu yıl 25 Eylül’de Milano Moda Haftası’na katılacağım ve tasarımlarımı sergileyeceğim. Buraya çok özel tasarımlarla gideceğim.

Pınar Savun: Çok teşekkür ederim. Keyifli bir sohbet oldu, eklemek istediğin bir şey var mı?

Mert Özyürekliler: Ben teşekkür ederim. Gerçekten ben de çok keyif aldım. Son olarak şunun altını çizmek isterim: Yaptığım şey sadece “moda” değil. Bu benim için bir var olma mücadelesi, bir görünür olma çabasıdır ve bugün burada sizinle konuşuyor olmak, bu çabanın görülüyor olması, beni çok mutlu ediyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Turkish
Exit mobile version