Holguin, Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Politis gazetesine verdiği röportajda, Crans Montana’daki başarısızlığın ardından federasyon modelinin her iki taraf açısından da ortak zemin olma özelliğini yitirdiğini ifade etti.
“TANGO YAPMAK İÇİN İKİ KİŞİ GEREKLİ”
Holguin, 2021 yılında gerçekleştirilen 5+1 formatındaki gayrı resmi toplantının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen tarafların pozisyonlarının hâlâ birbirinden çok uzak olduğunu belirterek, “Bu gerçek dikkate alınmalı. Tango yapmak için iki kişi gerekli” ifadelerini kullandı.
İki toplum arasında toplumsal düzeyde de mesafenin arttığına dikkat çeken Holguin, güven inşasının önemine işaret ederek, “Karşılıklı kabul edilebilir unsurların bulunabilmesi için tarafların adım adım ilerlemelerine yardım etmeye hazırım” dedi.
“BÖLÜNMÜŞLÜĞÜN SÜRMESİ 21. YÜZYILDA KABUL EDİLEMEZ”
Holguin, BM’nin Kıbrıs’ta barışa katkı koyma çabasının sürdüğünü belirterek, “Hiçbir ülkenin 21’inci yüzyılda bölünmüş kalmaması gerekir” ifadesini kullandı. Liderlerin çözümün tüm halkın çıkarına olduğunu anlaması durumunda bir yol bulunabileceğini savundu.
Kıbrıslı gençlerin beklenti ve görüşlerinin dikkate alınmasının, adanın geleceği açısından belirleyici olabileceğini vurgulayan Holguin, liderler ve ekipleriyle yapılacak temaslarla iş birliği alanlarının genişletilmesini hedeflediklerini söyledi.
MÜLKİYET KONUSU: “KISA YOL YOK”
KKTC’deki eski Kıbrıslı Rum taşınmazlarının satışı ve yabancı uyruklu kişilerin tutuklanmasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Holguin, mülkiyet meselesinin her iki toplumu da doğrudan etkileyen bir konu olduğunu ve geçmiş tüm müzakere süreçlerinde ana başlıklardan biri olduğunu ifade etti.
Holguin, resmi çözüm müzakerelerinin olmamasının bu alanda yaşanan sorunları derinleştirdiğini belirterek, “Mülkiyet sorununun çözümü sadece liderler düzeyinde gerçekleştirilecek kapsamlı siyasi müzakerelerle mümkündür. Bu konuda kısa yollar mevcut değildir” dedi.
YENİDEN BAŞLAMA UMUDU
Holguin, New York’ta yapılması beklenen temaslara da değinerek, taraflar arasında uzlaşılmış altı girişimde ilerleme sağlanmasının ve engellerin aşılmasının, gelecekteki süreçler için bir ajanda oluşturabileceğini ifade etti. Liderlerin üzerinde uzlaşacağı adımların halkın yaşamını doğrudan iyileştirmesi halinde, değişimin mümkün olduğuna dair inancın güçleneceğini kaydetti.
