Ana Sayfacemre cemali50 yıllık zirve yolculuğu: Nil Burak

50 yıllık zirve yolculuğu: Nil Burak

Türk pop müziğinin güçlü sesi Nil Burak, tam 50 yıl önce İstanbul’da sahneye ilk adımını attığı o unutulmaz geceyi KIBRIS TV canlı yayınında anlattı.

İsmini Zeki Müren koydu… İstanbul tatilinde Zeki Müren, Sadri Alışık, Ayhan Işık, Çolpan İlhan ve Nebahat Çehre’nin de bulunduğu “Playboy” isimli lüks bir mekana gittiğini ve burada sahneye çıkarak ilk kez şarkı söylediğini anlatan Nil Burak, o gece hayatının değiştiğini kaydetti. Burak, sahne ismini Zeki Müren’in koyduğunu anlattı

Yoğun duygular… Türk müziğinin usta ismi Nil Burak, şimdiki şarkıları ‘fast food’a benzettiğini söyleyerek, şarkı sözlerindeki duygunun önemine değindi. Etkileyici bir parçanın ortaya çıkması için yoğun duygular gerektiğini söyleyen Burak, “Ya aşık olacaksın, yahut da ayrılacaksın. Ayrılık şarkıları ancak o duyguyla yazılabilir.” dedi.

Cemre CEMALİ

Çocukken eline saç fırçasını alıp şarkı söyleyen Kıbrıslı Türk Nihal Munsif, 1975 yılında tatil için gittiği İstanbul’da hayatının dönüm noktasını yaşadı.

Arkadaşlarıyla birlikte dönemin en ünlü gece kulüplerinden biri olan Playboy’a giden Munsif, gelen davet üzerine sahneye çıkarak şarkı söyledi.

O gece performansıyla büyük beğeni toplayan genç sanatçının sahne adı, Türk müziğinin dev ismi Zeki Müren tarafından “Nil Burak” olarak belirlendi.

Yıllar içinde Türk müziğinin efsaneleri arasında yerini alan Nil Burak, başarılarla dolu kariyerini sürdürmeye devam ediyor.

Başarılı sanatçı, KIBRIS TV’de Funda Bedir’in hazırlayıp sunduğu “Ben Bilirim” programına konuk olarak katılarak sanat kariyerini anlattı.

“Şarkılarımızda kendilerini buluyorlar”

Türk pop müziğinin efsane isimlerinden Nil Burak, genç şarkıcılar ve sektördeki değişim hakkında  “Biz birilerinden sonra geldik, bizden sonra da birileri geliyor, daha gençler geliyor tabii ki” diyerek genç kuşakta iyi isimler olduğu kadar kötülerin de olduğunu ifade etti.

Gençleri sevdiğini vurgulayan Nil Burak, “Ama belli tarzda söyleyenleri seviyorum” diyerek gençlerin özgün ve nitelikli işlere imza atmalarının önemine dikkat çekti.

Burak, eski şarkıların neden hâlâ dinlendiği sorusuna da “İnsanların kalplerine inmişiz, yani hayatlarına dokunmuşuz” sözleriyle yanıt vererek kendi kuşaklarının şarkılarının, insanların gençliklerinde yaşadıkları anıların bir parçası olduğunu ifade etti.

“O şarkılarla aşık olmuşlar, sevmişler, evlenmişler veya boşanmışlar. Onun için bizim şarkılarımızda kendilerini hissediyorlar ve buluyorlar” diyen Nil Burak, şarkı sözlerinin önemine dikkat çekti:

“Bizim için sözler çok önemlidir. Çok iyi şarkı sözü yazarları vardı; Aysel Gürel gibi, Ülkü Aker gibi… Bir şarkının sözünü bitirmek için bazen haftalarca iki kelime, üç kelime bulmak için uğraşırlardı.”

“Günümüzdeki şarkılar fast food”

Günümüzdeki şarkıların birçoğunu “fast food”a benzettiğini söyleyen Nil Burak, şarkıların artık birbirine benzediğini belirterek, özgünlüğün kaybolduğuna dikkat çekti.

Türk pop müziğinin efsane isimlerinden Nil Burak, rap şarkılarla ilgili de “Kim söylüyor, ne söylüyor anlayamıyorsun. Hepsi birbirine benziyor” diyerek arkadaki müziğin çok yüksek tutulması nedeniyle şarkıyı söyleyenin duyulamadığına dikkat çekti.

Ünlü sanatçı, sözlere tam olarak vakıf olunamadığında şarkının bir şey hissettirmediğini belirterek, bu nedenle rap şarkıların dinleyiciyle yeterince duygusal bağ kuramadığını söyledi.

Değişimle birlikte duyguların azaldığı yorumlarına katılmadığını söyleyen Nil Burak, “Duygular azalmaz, hatta ben çok duygusal bir insanım. Ama aynı zamanda çok dobrayım, son söyleyeceğimi başında söylerim, bundan da mutluyum” dedi.

Burak, hayata bakışının karamsar olmadığını ifade ederek, “Karamsar olanları da sevmiyorum. İnsan önce kendine güvenmeli, ayaklarının yere basması önemli, özellikle kadınlar için. Eğitim, okumak, öğrenmek çok önemli. Bunun yaşı yok, ben hâlâ öğreniyorum” vurgusu yaptı.

“İyi şarkı sözü için yoğun duygu gerekli”

Sanatçı Nil Burak, eskiden aşk hayatlarıyla ilgili bir durum olduğunda gazetecilerden köşe bucak saklandıklarını söyleyerek, “Şimdi öyle değil, her şey çok farklı. Artık her şey ortada, hiçbir gizemi kalmadı maalesef” dedi.

Nil Burak, iyi bir şarkı ya da sözün ortaya çıkması için yoğun duygular gerektiğini belirterek, “Ya aşık olacaksın yahut da ayrılacaksın. Ayrılık şarkıları ancak o duyguyla yazılabilir” diye konuştu.

Bu duygunun özellikle sanatçının kendi yaşadıklarından olması gerekmediğini kaydeden Nil Burak, duygunun sanatçıya çevredeki insanların hikâyelerinden veya izlenen bir filmden de gelebileceğini ifade etti.

“1975 yılında ilk kez sahneye çıktım”

Sanatçı Nil Burak, 1975 yılında sahneye çıktığı ilk günü hiç unutamadığını söyleyerek o günü şu sözlerle açıkladı:

“Ekim ayıydı. İstanbul’a tatile gelmiştim. Arkadaşlarım  “Bu akşam seni bir yere çıkaracağız” dediler. Önce Müzikol diye bir yere gittik. Orada rahmetli Ferdi Özbeğen vardı, onu o akşam orada tanıdım. Sonradan çok yakın arkadaşım oldu. Aynı gece oradan çıkıp “Playboy” adında öyle herkesin giremediği sosyetenin gittiği

bir gece kulübüne program izlemeye, dinlemeye gittik. Bana sahnenin en başı verildi, oraya oturdum. Karşı masada bir baktım Zeki Müren oturuyor. Yan masada rahmetli Sadri Alışık, Ayhan Işık, Çolpan İlhan ve Nebahat Çehre’nin de olduğu bir grup vardı. Bana bakıyorlardı, “Bu kız kim?” diye. Oraya gidenler birbirini iyi tanıyormuş, bunu sonradan öğrendim. Ben de onlara bakıyordum tabii, filmlerde gördüğüm insanlardı. Heyecanlandım onları görünce.”

İlk şarkıyı söylediği orkestra kendi orkestrası oldu

Burak, “Babam hem narenciyeci hem sinemacıydı. Lefke’de biri yazlık, biri kışlık iki sinemamız vardı. Gelen filmleri izleyerek büyüdüm” diyerek sanatçıları da oradan tanıdığına dikkat çekti.

Nil Burak, o gece kulübünde sahnede Selçuk Ural’ın olduğunu söyleyerek  “Sadri Abi sahneye davet edildi, şarkı söyledi, sonra elimi tuttu, kalktım. O zaman İngiltere’de yaşıyordum. Kıbrıslı olduğumu, Londra’dan tatil için İstanbul’a geldiğimi söyledim. “Bir şarkı söyle” dediler. Arkada çok güzel bir orkestra vardı, sonradan o orkestra benim orkestram oldu, Yalçın Ateş Orkestrası. Aradan 50 yıl geçti, hâlâ unutamam.” dedi.

O akşam sahneye çıkıp ezberlediğim bir şarkıyı söylediğini anlatan Burak, “O gece bana 6-7 şarkı söylettiler. Oranın sahibi bana sahneye çıkmayı teklif etti. O dönem Hayat Dergisi’ne de kapak oldum” dedi.

“Sahne ismimi Zeki Müren belirledi”

Burak, ona “Nil Burak” ismini Zeki Müren’in verdiğini şu sözlerle açıkladı:

“Bana “Zeki Müren seninle görüşmek istiyor” dediler. Heyecandan elim ayağım titriyordu. İsmimi sordular, “Nihal soy ismimde de Burak’ı kullanmayı seviyorum” dedim. Zeki Müren de bana, “Gel bunu Nil Burak yapalım” dedi yani ismimi O koydu.”

Tatil yapmak için gittiği İstanbul’da hayatının dönüm noktasını yaşadığını söyleyerek “Bana “Tatlı Tatlı” ve “Sus” adlı plağı dinlettiler. İlk plağımı dinleyip “tamam” dedim, söyledim ve o plağım altın plak oldu, çok beğenildi. Yıllarca adım “Bayan Tatlı Tatlı” olarak kaldı.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Turkish
Exit mobile version