Pazar, Haziran 8, 2025
Google search engine
Ana SayfaBaykar ve T3 Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk BayraktarSelçuk Bayraktar: Teknofest bir özgüven devrimidir

Selçuk Bayraktar: Teknofest bir özgüven devrimidir

Baykar ve T3 Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar:

“Teknoloji geliştirmek çok stratejik bir faaliyettir. Okuma yazma gibi. Okuma yazma bilmeyen bir ulus dünyada ne yapabilir? Hiçbir şey. Şu andaki dünyada teknoloji geliştirememek de okuma yazma bilmemek gibi bir şey. Günümüzde teknoloji geliştiren ülkeler dünyayı dönüştüren ülkelerdir. Bu nedenle bütün kültürü, paradigmayı dönüştürmeniz gerekiyor. Teknofest aslında bir özgüven devrimidir. Bir paradigma dönüşümüdür.

Bizde yüzyıllar boyu birikmiş, öğrenilmiş bir çaresizlik duygusu vardı. 20 yıl öncesine döndüğümüzde kimse Türkiye İHA ve SİHA’larda dünyada bir numara olacak diyemezdi, ama biz inançla, kararlılıkla ve azimle çalışarak Türkiye’yi İHA ve SİHA’da bir numara yaptık.

Teknofest düzenlerken ‘Bir çocuk gelsin bir uçağa dokunsun belki ilerde o çocuk ülkemizin uzay programını inşa edecek’ demiştim. O köydeki çocuğu biz bugün buraya alıp getirebilseydik çok iyi olacaktı. Bunun için her türlü gayreti gösterdik ama olmadı. Aslında o çocuk için buraya gelmesi çok önemli bir şeydi. Hangi görüşten olursanız olun, Teknofest’i görmeniz gerekiyor. Teknolojik olarak neler yapıldığını, Türk mühendislerinin neler ürettiğini, eserlerini görmek onlarla gurur duymak, onlardan ilham almak önemli.”

Pınar SAVUN- TEKNOFEST KKTC

Mühendis ve iş insanı Selçuk Bayraktar, teknoloji geliştirmeyi kendisine misyon edinen çok şapkalı bir girişimci. Türkiye’nin yerli üretim İHA ve SİHA sistemi, Baykar Bayraktar TB2 ve ilk milli insansız savaş uçağı prototipi Bayraktar Kızılelma’nın mimarı olan Selçuk Bayraktar, Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı.

Türkiye’nin teknolojik dönüşüm serüveninde adeta bir kilometre taşı haline gelen Teknofest, yalnızca bir festivalden ibaret değil; aynı zamanda bir özgüven manifestosu ve gelecek vizyonu. Bu vizyonun mimarı olan Selçuk Bayraktar, yalnızca savunma sanayisindeki başarılarıyla değil, aynı zamanda gençlere sunduğu ilham ve eğitim olanaklarıyla da dikkat çekiyor.

Bayraktar, Türkiye’nin insansız hava araçlarında dünya liderliğine uzanan yolculuğunu anlatırken, bu başarının arkasındaki inanç, azim ve kararlılığa vurgu yaptı. Teknolojiyi sadece teknik bir alan değil, ulusal bağımsızlığın olmazsa olmazı olarak gören Bayraktar, teknoloji geliştirmeyen toplumların, okuma yazma bilmeyen bireyler gibi çaresiz kalmaya mahkûm olduğu görüşünde. Bu nedenle gençleri, hayal kurmaya, üretmeye ve dünyayı dönüştürmeye çağıran Selçuk Bayraktar, KKTC’nin bir teknoloji üssü olabileceği inancında. Bayraktar, geçmişin çaresizlik duygusunu her alanda kırmak için kültürel bir paradigma değişimi gerektiğini vurgulayarak “20 yıl öncesine döndüğümüzde kimse Türkiye İHA ve SİHA’larda dünyada bir numara olacak diyemezdi, ama biz inançla, kararlılıkla ve azimle çalışarak Türkiye’yi İHA ve SİHA’da bir numara yaptık.” ifadelerini kullandı.

Teknofest ile teknoloji üretimi için atılan tohumların yeşermeye başladığı görüşünde olan Selçuk Bayraktar ile 11’incisi KKTC’de yapılan Teknofest KKTC’nin gerçekleştirildiği eski Ercan Havaalanında konuştuk. Röportaj boyunca aktardığı düşünceleri, sadece bugünü değil, yarını da şekillendirecek bir vizyonun izlerini taşıyan Selçuk Bayraktar ile yaptığımız bu ilham veren söyleşiyi gelin birlikte okuyalım.

   Pınar Savun: Teknofest’in bu yıl KKTC’de yapılmasının mesajı nedir?

   Selçuk Bayraktar: Teknofest İstanbul’da başladı, yoğun talep üzerine Teknofest’i bir yıl Anadolu’da bir yıl İstanbul’da düzenlemeye başladık. Daha sonra can Azerbaycan’da yaptık. Biz milletimizin bağımsız olmasını istiyoruz. Bağımsız olmak ne demek? Bağımsızlık tek başına sınırlarınızı koruyarak olmuyor. Siz dünyayı dönüştürecek olan teknolojileri geliştiremiyorsanız, kendi teknolojinizi üretemiyorsanız, bir şekilde güçsüz kalıyorsunuz. Güçsüz kaldığınızda da her alanda muhtaç kalıyorsunuz. Teknoloji geliştirmek çok stratejik bir faaliyet. Okuma yazma gibi. Okuma yazma bilmeyen bir ulus dünyada ne yapabilir? Hiçbir şey. Şu andaki dünyada teknoloji geliştirememek de okuma yazma bilmemek gibi bir şey. Günümüzde teknoloji geliştiren ülkeler dünyayı dönüştüren ülkelerdir. Dolayısıyla bu kadar temel bir mesele aslında ulusal bir beka meseledir. Bizde de yüzyıllar boyu birikmiş, öğrenilmiş bir çaresizlik duygusu vardı. Sizin dünyanın en iyi SİHA’sını yapmanız bir şey ifade etmez. Toplumda bunu anlayabilecek, devamını getirebilecek çok farklı alanlarda kültürel bir dönüşüm yapmadığınız sürece öyle kalmaya mahkumsunuz. Bu nedenle bütün kültürü, paradigmayı dönüştürmeniz gerekiyor. Teknofest aslında bir özgüven devrimidir. Bir paradigma dönüşümüdür. Önce İstanbul’da başladı, Anadolu’ya yayıldı, Azerbaycan’da yapıldı, şimdi de kardeş vatan KKTC’de gerçekleşiyor. Çünkü burası bizim vatanımız. Aynı şekilde burası tek başına bir tatil adası olarak düşünülmemeli, teknolojide de gelişebilmelidir. Burası bir Silicon Vadi neden olmasın? Yazılım girişimlerinin büyük altyapı ihtiyacı yoktur. Yazılım beyinlerle yapılan bir iş. KKTC’de oluşacak teknoparklarda dünyaya damgasını vuracak yazılımlar çıkabilir. Kıbrıs coğrafi olarak da iklim olarak da bu iş için çok uygun. Dolayısıyla biz Türkiye’de yapmak istediğimiz paradigma dönüşümünü burada vatan toprağımızda da yapmak istedik. Buradan da yoğun bir talep vardı. Onun üzerine iki yıllık bir hazırlık sürecinin ardından buraya geldik. Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bizi ziyaret ettiğinde bu konuyu gündeme getirdi, bizim de zaten böyle bir niyetimiz vardı. Bunun üzerine Teknofest KKTC’nin temelleri atılmış oldu.

   Pınar Savun: Açılış konuşmanızda KKTC’nin teknoloji üssü olacağını söylemiştiniz,  bunu biraz açar mısınız?

   Selçuk Bayraktar: KKTC’nin bir teknoloji üssü olmaması için hiçbir sebep yoktur. Burada genç bir nüfus ve üniversiteler var. Bu konu bakış açısı ile alakalı bir konu. 20 yıl önce Türkiye’de biz İHA’lara maket uçaklarla başladığımızda kimse yaptıklarımıza itibar etmemişti ama biz bunun bugün buralara geleceğine hep inandık ve yılmadan çalıştık. Bakın bugün bu alanda nereye geldik. Baykar, bugün dünyanın en büyüğü oldu. Bunun için neden burada da olmasın. Öncelikle tersten düşünün, neden olmasın? Buna bir cevabınız var mı? Demek ki engel biziz, kendimiz iz. Başka türlü düşündüğümüzde bu olabilir. Burada genç nüfus var. 50-60 kişilik şirketlerin dünyada milyarlarca dolarlık değer yarattığı bir dönemde yaşıyoruz. KKTC’den de böyle girişimler çıkabilir, yeter ki birileri buna inansın, azmetsin, gayret etsin. Bu işlerin olabilmesi için inanç, azim ve gayret gerekir. Benim hayatım işyerinde ve cephede geçti. İnandığınızda olur. Birileri inanır, azimle, kararlılıkla, doğru bir düsturla çalışırsa olur. Biz Teknofestlerde işte bu ruhu yakalamaya çalışıyoruz. Bugün bir buçuk milyon öğrenci bizim teknoloji yarışmalarımızda yarışıyor. Takım halinde başarmak, projelerini kabul ettirmek için inançla mücadele ediyorlar: Dünyada bunun eşi benzeri yoktur. Yüz bin hatta on bin kişilik bir yarışma bile yoktur. Dolayısıyla Teknofestlerde çocuklar takımlarını kuracaklar, takım halinde çalışmayı öğrenecekler, birlikte bilimsel bir teknolojik proje üzerinde çalışacaklar, dünyanın en iyisini biz yaparız diyebilecekler, sonra kendi girişimlerini kuracaklar ve dünyaya damga vuracak işler yapacaklar. Yani niye olmasın ki? Yapamayacaksın dediğin zaman yapamazsın ama yapacağım dediğinde bir şansın vardır.

   Pınar Savun: Kıbrıs Türkiye için ne ifade ediyor? Sizce Kıbrıs’ın önemi nedir?

   Selçuk Bayraktar: Kıbrıs bizim vatan toprağımızdır. Burasının bizim için asıl ifade ettiği şey şu: Kıbrıs Türkü uzun yıllar mezalime maruz kaldı, bunun karşısında yılmadı, mücadele etti ve kazandı. Dünyada bağımsız olamadığınız zaman ağır bedeller ödersiniz. Bağımsız olabilmeniz için de güçlü, dirayetli, azimli, inançlı, fedakar olabilmeniz gerekiyor. Dolayısıyla Kıbrıs, TMT’nin ruhu ne ise, bizim için de o anlama geliyor. Biz de bugün bunu yani TMT’nin yıllar önce mezalime karşı yaptığını, teknoloji üzerinden yapmaya çalışıyoruz. Onlar verdikleri mücadelede canlarını feda ettiler ancak biz bugün çocuklarımız onların yaşadıklarını yaşamasınlar, bedeller ödemesinler ve ödememeleri için de ne gerekiyorsa onu yapsınlar diye çalışıyoruz.

   Pınar Savun: Türkiye’nin şu anda savunma sanayide geldiği aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin bu konudaki hedefleriniz nedir?

   Selçuk Bayraktar: Türkiye 20 senede büyük bir dönüşüm yaşadı. Türkiye 20 yıl önce savunma sanayinde yüzde 80 yurtdışına bağımlıydı. Bu oran şu anda yüzde 20’ye geriledi. İHA’larda yabancı katkı yüzde 4-5 oranında, yerli katkı yüzde 95 civarında. Buna sadece İHA olarak bakmayın. Bu çok geniş bir yelpaze. Robot uçaklar, roketler, bunların kameraları yani çok karmaşık bir sistemden söz ediyorum. Bunların hepsini Türkiye artık kendisi yapıyor. Avrupa bugün hala yüzde 80 oranında dışarıya bağımlı. Türkiye millileşme vizyonu ile bütün ambargolardan kendisini kurtardı, bağımsız operasyon yapma kabiliyetine kavuştu. Türkiye bu silahlar sayesinde terörün belini kırdı. Türkiye 40 yıl terörle mücadele etti ama ne zaman ki kendi silahlarını geliştirdi, o zaman başardı. Bugün savunma sanayinde dünyaya nam salan eserler üretti. Bizim hedefimiz elbette ki savunma sanayi ile sınırlı değildir. Hedefimiz teknolojinin tüm diğer alanlarında da benzer bir dönüşümü gerçekleştirmektir. Teknofest’in hedefi de o. Teknofest bir özgüven devrimidir. Sen yapamazsın değil, yaparsın, dünyanın en iyisini yaparsın.

   Pınar Savun: Teknofest’in vizyonu önümüzdeki 5 yıl içinde nasıl şekillenecek?

   Selçuk Bayraktar: Dünyada dijital çağ ile birlikte gelişen tüm teknolojilerin aslında dünyaya refahı yayması gerekiyordu. Dünyanın ücra bir köşesinde yaşayan bir çocuğun bir yazılım yapıp bir köyü ya da vilayeti dönüştürmesi gerekiyordu. Ama bunun olmadığını görüyoruz. Gelişen teknolojinin zenginlik ürettiğini, insan hayatını kolaylaştırdığını ama refahı, gelir adaletini yaymadığını görüyoruz. Dolayısıyla sistemin işleyişinde bir problem var. Tekelleşme var. Birkaç sosyal medya şirketi, bir arama motoru, bir işletim sisteminin egemen olduğunu düşünecek olursak burada bir tekelleşme var. Sistem bir grup eliti çok zenginleştirdi. Bu ne sürdürülebilir ne de adildir. Yüksek teknoloji aslında insanlığın hayatını her alanda kolaylaştırıyor ama refahın da yayılması gerekiyor. Biz T3 Vakfı olarak, Teknofest olarak, yüksek teknolojiyi geliştiren nesiller ile birlikte refahı ve gelir adaletini yaygın bir şekilde yeryüzüne yayacak bir paradigmayla bu dönüşümün olması gerektiğine inanıyoruz ve T3 Vakfının bu dönüşümün ana aktörü olması gerektiğini düşünüyoruz. Birileri sisteme hayır demedikçe bir şeyler değişmeyecek. Tabii ki teknolojiyi geliştirmeden de kimse size itibar etmeyecek. Dolayısıyla bir yandan bu teknolojiyi geliştirecek nesiller yetiştirirken kadim medeniyetimizin adalet değerleri ile harmanlanmış bir paradigmayı öne sürüyoruz. Ne yapıyorsan yap, kendinden önce aileni düşün, aileden önce cemiyetini düşün, cemiyetinden öte toplumunu düşün, toplumundan öte milletini, ondan da öte insanlığın faydasını düşün diyoruz. Yani ne yapıyorsan en tepeye insanlığın faydasını koy. Bu şekilde yaptığın işler hem insanlık hem de kendin için daha sürdürülebilir olacaktır.

   Pınar Savun: Gençlerin teknolojiye ilgisini artırmak için Teknofest dışında başka projeler de düşünüyor musunuz?

   Selçuk Bayraktar: Bizim ücretsiz eğitimler veren ve tüm Türkiye sathına yayılmış dene-yap atölyelerimiz var. Bu devletin yürüttüğü bir proje. T3 Vakfı da bu projeye öğretmen ve müfredat desteği veriyor. On binlerce gencimiz bu eğitimlerden yararlanıyor. Teknolojiye merakı olan çocukları burada yetiştirmeye çalışıyoruz. Lefkoşa’da da dene-yap atölyesi açıldı. Ağaç yaş iken eğilir. Çocukların küçük yaşta yeteneklerini keşfetmelerine ve hayallerinin peşinden gitmelerine olanak sağlıyoruz. Çocukların önüne, doğru modeller koymak önemlidir. Teknofest düzenlerken amacımız bir çocuk gelsin bir uçağa dokunsun belki ilerde ülkemizin uzay programını inşa edecek demiştim. O köydeki çocuğu biz bugün buraya alıp getirebilseydik çok iyi olacaktı. Bunun için her türlü gayreti gösterdik, çaba sarf ettik ama olmadı. Aslında o çocuk için buraya gelmesi çok önemli bir şeydi. Bu çocuklar bu tür yerlere gidemiyor. İngiltere ya da Amerika’daki ScienceMuseum’a gidemeyen çocuklar gelsin görsün istedik. Teknofest aslında çok önemli bir eğitim faaliyetidir. Dünyadaki en gelişmiş bilim müzesine gitmek ne ise, Teknofest onun çok daha fazlasıdır. Çocuk Teknofest’te gördükleri ile ufkunu genişletir. Bu nedenle hangi görüşten olursanız olun, Teknofest’i görmeniz gerekiyor. Teknolojik olarak neler yapıldığını, Türk mühendislerinin neler ürettiğini, eserlerini görmek onlarla gurur duymak önemli. Bunları gel gör ve sen hangi alanda meraklıysan meraklı olduğun alanda daha iyisini yap. Burada sadece savunma sanayi değil sağlık da var, tarım da var, diğer alanlar da var. Ben çocuk olsam burada yatar hiçbir yere gitmezdim. Bir çocuk için burası bir Alice Harikalar Diyarı’ndan daha büyük bir şey. Benim kızım için de arkadaşlarımın çocukları için de öyle. Teknofest onların bir yıl boyunca katılmak için bekledikleri bir etkinlik.

   Pınar Savun: Genç bir yarışmacının “Hayalim gerçek oldu” dediği bir hikâyeyi bizimle paylaşır mısınız?

   Selçuk Bayraktar: Bizim yaptığımız yarışmalardan çıkan ve dünyanın en iyi üniversitelerini burslu olarak kazanan gençlerimiz oldu. Bunun yanında kendi girişimlerini kuranlar oldu. Bunlar dünyanın kaderini, akışını değiştirecek çocuklar.

   Pınar Savun: Gençliğinizde katılabileceğiniz böyle bir festival olsaydı siz ne tür bir proje geliştirirdiniz?

   Selçuk Bayraktar: Ben havacılığa çok meraklıyım. Herhalde uçaklarla ilgili bir proje olurdu. İHA olurdu ve onda da iddialı olurdum diye düşünüyorum. Tulumumu alır burada yatardım. Aslında bugün de dünyanın dört bir yanından gelen gençler arasında böyleleri çok var.

  Pınar Savun: Maddi ödül ve proje desteği ile nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz?

   Selçuk Bayraktar: İyi şartlarda bir okulda okuyanlarla, devlet okulunda daha kısıtlı koşullarda okuyanlar arasındaki şartları eşitlemeye çalışıyoruz. Maddi desteği bunun için veriyoruz. Böylece araştırmalara destek sağlıyoruz. Bu arada kendi sponsorunu kendisi bulan takımlar da var. Milletimiz de projelere inanılmaz bir destek veriyor.

   Pınar Savun: Böyle büyük bir festivali hazırlamak için arka planda kaç kişilik bir ekip çalışıyor?

   Selçuk Bayraktar: Binlerce insan çalışıyor. Sadece stantlarda gönüllü olarak görev yapanların sayısı 4-5 bin kişiyi aşıyor. T3 Vakfı’nın da on binlerce gönüllüsü Teknofestler için çalışıyor. Çalışmalar aylar öncesinden değil yıllar öncesinden başlıyor ve son dönemde yoğunlaşıyor. Çünkü Teknofest mega bir etkinlik. Dünyadaki en büyük etkinlik. Teknofest bizlerin medeniyet olarak kaybettiği birkaç yüzyılı kapatma etkinliği. Yarışa yarıştıklarınızla aynı noktadan başlasanız yarışmak o kadar zor değil. Ama bir kaç tur bindirildiyse o zaman yetişmeniz çok daha zor oluyor, çok daha farklı şeyler yapmanız ve kısa yolları bulmanız gerekiyor. Peşinden gittiğinizde yakalayamıyorsunuz, dönüştüğü noktaları yakalamanız gerekiyor. Teknofest bu açığı kapatmak için milyonlarla ve büyük bir enerji ile yapılıyor.

Türkiye bugün savunma sanayinde çok iyi bir durumda ve İHA ve SİHA’larda çok iyi olduğumuzu bütün dünya kabul ediyor. İHA ve SİHA’ların dünya muharebe tarihini değiştirdiğini de kabul ediliyor. Ama sivil alanları çok daha geliştirmemiz lazım. Bunun için de büyük bir dip dalga ve efor lazım.

   Pınar Savun: Hava gösterileri Teknofest’in vazgeçilmez unsurlarından biri. Bu yıl nasıl bir hazırlık yapıldı?

   Selçuk Bayraktar: Hava gösterilerinde Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenlik güçlerimiz ve jandarma uçuyor. Aynı zamanda sivil hava gösterileri de var. Özel kurumlarımız da uçuyor. Baykar ve Tusaş kendi yaptıkları uçakları uçuruyorlar. Akıncı, Kızılelma, Bayraktar TB2-3, ANKA, Hürkuş hepsi uçuyor. Tabii ki bütün bunlar büyük bir koordinasyonla oluyor ve büyük bir ekip çalışıyor.

   Pınar Savun: Bir sonraki Teknofest’i daha iyi yapmak için nasıl analizler yapıyorsunuz?

   Selçuk Bayraktar: Sorularınız için çok teşekkür ederim, çok güzel sorular soruyorsunuz. T3 Vakfı’nda çok güzel bir ekibimiz var. Programımızı ve stantlarımızı her yıl yenileyecek şekilde dönüşüm yaparak hazırlıyoruz. Kendimizi tekrarlamak istemiyoruz. Hazırlık yapan ekibin de gelenlerin de sıkılmamasını esas alarak sürekli kendimizi geliştiriyoruz. Dolayısıyla yeni Teknofest’i hazırlayan ekip yaptığı yeni şeylerle mutlu oluyor. Onlar mutlu olunca gelenler de mutlu oluyor.

   Pınar Savun: Teknofest’in ekonomik olarak doğrudan ya da dolaylı bir kazancı var mı?

   Selçuk Bayraktar: Dolaylı kazancı çok büyük. Yetişecek nesiller ülkelerimizi hem tam bağımsız hem de geliştirdikleri teknolojilerle büyük katma değerli müreffeh kılacaklar. Yüksek katma değer ancak yüksek teknoloji ile olur. Teknoloji ve bilgiyi geliştirerek olur. Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

En Popüler