Kıbrıs sorununda birkaç yıl öncesine kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri ile üç garantör ülke Türkiye, İngiltere ve Yunanistan tarafından Kıbrıs sorunu çeşitli haritalarla derinlemesine tartışılırken, bugün, çerçeve daraltılarak yalnızca Güven Yaratıcı Önlemler’in (GYÖ) tartışıldığı bildirildi.
Kathimerini gazetesi, Kıbrıs sorununda artık daha çorak bir süreç izlendiğini ve bu süreçten geri dönüş ışığı veya kaçış yolunun olup olmadığının şüpheli olduğunu yazdı.
Gazete, New York’ta yapılan gayriresmi çok taraflı görüşmede ışıkların sönmediğini; çünkü zaten hiç yanmadığını belirterek, gerek Guterres’in gerekse diğer tarafların bu toplantıda toprak düzenlemesi gibi önemli bir konuyu görüşeceğine, “piyasa değeri düşük olan” geçiş kapısı açılması konusunu görüşerek Kıbrıs sorununun aslında önemini yitirdiğini gösterdiğini ve bu durumun da “bölünmeyi sağlamlaştırdığını” öne sürdü.
Görüşmenin olumlu ve olumsuz yönlerinin çıplak gözle görülebildiğine işaret eden gazete, Türk tarafının bu görüşmeyle Kıbrıs sorununun özünü GYÖ’ler ve teknik komitelere indirgeyen eylemler silsilesini harekete geçirecek bir araç olarak kullandığını; bunun da, Rum tarafının hedeflerine hizmet etmeyecek bir “yeni normalin” oluşturulmasını sağladığını iddia etti.
Gazete, “yeni normalin” de Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın görüşmede üzerinde durmaya dikkat ettiği, KKTC’nin siyasi eşitliği ile adadaki iki ayrı varlık söylemiyle tam anlamıyla aynı olmasa da benzer bir durum olacağını ileri sürdü.
Haberde, Türkiye’nin esasında “iyi komşuluk”, yani adada herkesin kendi devletinde kendi egemenliğinin olması ve birlikte bir arada yaşayabilmeyi sağlayacak “iyi komşuluk ilişkileri” içinde olmasını arzuladığı ifade edildi.
Rum tarafının ise bu görüşmeyi, zaman kazanmak ve daha iyi bir şey elde etmek umuduyla can simidi olarak kullandığını kaydeden gazete, Hristodulidis hükümetinin ancak bu şekilde sürecin muhafaza edildiği imajını koruyabileceğini belirtti.
Gazete, Rum tarafının bu görüşmeden asgari düzeyde kazanım elde ettiğini kaydederken, Avrupa Birliği’nin (AB) ise sözde sürece aktif müdahil olduğunu; ancak Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AB’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Johannes Hahn’ın sözde görüşmede olup, esasında görüşmede olmadıklarını yazdı.
Kıbrıs sorununda ilerleyen dönemde 4 kritik nokta daha olduğuna işaret eden gazete, öncelikle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres arasında eylül ayında yapılacak olan BM Genel Kurulu çerçevesinde bir araya gelmesinin beklendiğini, ekim ayında da KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kıbrıs Türk toplumunun yeni liderini seçeceğini kaydetti.
Yıl sonuna doğru ise yeni bir çoklu görüşme yapılmasının beklendiğini belirten gazete, 1 Ocak 2026 itibarıyla Güney Kıbrıs’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı devralacağını ve Türkiye’nin bu süreci, Kıbrıs sorununu odak noktası olmaktan uzaklaştırmak için kullanacağını ileri sürdü.